Ana içeriğe atla

İnci Taneleri


İNCİ TANELERİ

1-Bugünden itibaren daima ayarını doğru yola göre kontrol ve teftiş edip düzenleyeceğiniz, kişisel hayat planınızı yapın.
2- Niyetinizi Allah’ın rızasına kilitleyin. Allah’ın cc rızasını kazanmada daima diri kalın.
3- Öldüğünüzde nasıl anılmak istiyorsanız öyle yaşayın. Her gününüzü hayatınızın son günü gibi yaşayın, günün birinde haklı çıkarsınız.
3- Kendinizi, genç ya da ihtiyar, kadın ve erkek ayırımı yapmadan, suni mazeretler üretmeden her gün, her an eğitin ve sürekli geliştirin.
4- Misyonunuz mersus, vizyonunuz değişim, yolunuz irfan yolu olsun.
5- Rabbimiz şu işi niye yapmadınız diye sormayacak, elimizdeki imkânlarla ne yaptığımızı soracak.
6- Nakıs insandan kâmil iş çıkmaz. Hz. Ömer değişti, ben de değişebilirim.
7- Bitmiş küçük işler tamamlanmamış büyük işlerden daha değerlidir.
8- Mutlu olanlar hedefi olanlardır. Geleceği görebilmeyi, geri dönmeyi ve farklı olmayı öğrenin.
9- İşsizliğin verdiği yorgunluk en ağır yorgunluktur.
10- Tasavvuf zamanın gereğini yapmaktır. Mevlana, Hacı Bayram gibi gerçek tasavvuf erbaplarını rol model alın.
11- Yaradılışın vermediği haklara ve statüye ulaşmak için her şeyi mubah gören anlayışı asla kabul etmeyin.
12- Size, ayaklarınıza baktırırken, yüzünüze tokat atmak isteyenleri sezinleyin.
13- Analitik ve kritik düşünmeyi öğreten kitaplar alın ve anlayarak okuyup, günlük hayatınızda tatbik edin. Büyük resmi görmeye çalışın.
14- İşe yarar bir kereste olmak için, yontulmak gerekir. Hayattaki acı ve kederler ise, yontulma işini görür.
15- Aslında hiç kimse değişime karşı değildir yeter ki kendisine dokunulmasın.
16- Bugün öğreneceğinizi öğrenin, yarın ya öğrenmeye fırsatınız olmayacak ya da yapmaya enerjiniz kalmayacaktır.
17- İnsanlarla iletişimde sevgi dilini kullanıyor musunuz? (Onay sözleri, Nitelikli beraberlik, Armağan alma, Yük alma, Fiziksel temas)
18- 7 nota var ama binlerce şarkı çıkmış. 29 harf var ama binlerce kitap çıkmış. Yaşamak sanattır, birlikte yaşamak daha büyük sanattır.
19- La İlahe İllallah bayrağı altında birbirimizin kusurlarını görmeden fıtrattaki tevhidi ortaya çıkaralım.
20- Yük olan değil yük alan, yönlendirilen değil yönlendiren, ayar verilen değil ayar veren, taklit eden değil taklit edilen, neden değil nasıl sorusuna cevap arayan, sebeplere sarılan ama sonuçlara takılmayan vakıf insanlar olun.
21- Son yüzyılı okuyanlar değil yazanlar yönetecektir.
22- Eğitimli ve organizeli gruplar kalabalıkları her zaman yönetir.
23- Frekansınız tutmuyorsa duyamazsınız.
24- Kur’an’ı yeryüzüne yeni inmiş gibi her türlü ön yargıdan uzak, temiz, duru, dingin bir kalp ile idrak edecek şekilde okumalıyız. Kuranı okursan sevap, yaşarsan hayatı kazanırsın.
25- Biz atalarımızı putlara taparken gördük diyenler alışkanlıklardan kurtulamayanlardır.
26- Bizi acıklı bir azaptan kurtaracak ticaret, kula kulluktan kurtulup, Allah’a cc kul olmaktır. Sahte tanrılarla ısrarla mücadele edin. En büyük sahte tanrı içinizde besleyip büyüttüğünüz nefsinizdir. Dost gibi bizden gibi gözükür ama münafıktır ve şeytanla, kötülüklerle işbirlikçidir.
27- Çocuklarınızı en önemli yatırım aracı olarak görün. Onların en mükemmel şekilde eğitilmeleri için uğraşın.
28- Helal ve sağlıklı beslenin. Doğal beslenme uzmanları olun.
29- Mutluluk seviyenizi belirleyici unsurlar dış dünya olmasın. Gerçek mutluluk Allah’ın rızasını kazanabilmektir.
30- Hayatta başınıza gelen her olayı, merdivenin bir sonraki basamağına çıkmak için Allah’ın size sunduğu fırsatlar olarak görün.
31- İyilikte yapan, kötülükte yapan aslında kendine yapar.
32- Kimsenin canını incitme, belalara sabır eyle, tatlı dilli ol.
33- Unutma, mazeret terazisi küfrü bile tartar.

Not: Bir kısım maddeler alıntıdır. İnternetten araştırıp öğrenebilirsiniz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÇOCUKLARIMIZA KAZANDIRABİLECEĞİMİZ GÜZEL HUYLAR. 32. Bölüm

Empati. Konuyla İlgili Hikâye. Bir ülkenin kralı en sevdiği atını kaybetmiş ve bu yüzden çok üzülmektedir. Atı bir türlü bulamadığı için ortaya bir ödül koyar. Herkes ödülü kazanmak için koşar gelir ama kimse atı bulamaz. Çobanın biri kralın huzuruna çıkar ve atı bulacağını söyler. Kral buna inanmaz. Ülkenin en akıllı kişileri atı bulamadı da bu budala mı bulacak? Çoban atı aramak için kraldan izin ister. Kral çobana peki öyleyse ara bakalım der. Çoban birkaç saat içinde atı bulur ve saraya getirir. Kral bu duruma çok şaşırır. Çobana atı nasıl bulduğunu sorar. Çoban “Çok kolay oldu hükümdarım. Kendimi atın yerine koydum, bir at olsam nereye gideceğimi düşündüm ve onu hemen buldum” Çobanın cevabı kralın çok hoşuna gider ve ödülün çobana verilmesini emreder. Konuyla İlgili Videoyu İzlemek İçin Lütfen Aşağıdaki Linki Tıklayınız. https://www.youtube.com/watch?v=Wmr6GqrFF-Y

ÇOCUKLARIMIZA KAZANDIRABİLECEĞİMİZ GÜZEL HUYLAR. 33. Bölüm

Yalancının Mumu Yatsıya Kadar Yanar. Konuyla İlgili Hikâye. İstanbul’daki Fatih Medresesi’nin her odasında dört beş talebe beraber kalırmış. Bu talebeler memleketlerinden getirdikleri fasulye, bulgur, mercimek, nohut vesaireyi beraber pişirirler, beraber yerler ve her hafta içlerinden birisi nöbet tutarak bu işleri yaparlarmış. Geceleri ders çalışmak için yaktıkları mumların parasını da aralarında toplayıp, o haftaki nöbetçi talebeye verirlermiş. Bu talebelerden birisi çok açıkgözmüş. Her gece şamdanların dibinde kalan kırıntı mumları toplar, eritir ve onlardan uydurma bir mum yaparak parayı cebine indirirmiş. Fakat onun yaptığı mum, yeni mumlar gibi uzun müddet odayı aydınlatamaz, erkenden sönermiş. İşin farkına varan arkadaşları, bir gece yine yatsı namazından sonra karanlıkta kalınca, hesap sormaya başlarlar: – Biz sana para verdik, ne diye mum almadın? – Aldım işte, ne yapayım mumlar küçülmüş, bu kadar yanıyor. İçlerinden birisi: – Tabii o kada...

ÇOCUKLARIMIZA KAZANDIRABİLECEĞİMİZ GÜZEL HUYLAR. 18. Bölüm

Çalışkanlık. Konuyla İlgili Hikâye. Bir gün Peygamberimiz ve arkadaşları bir yere gidiyordu. Yol kenarında oturmuş, bomboş duran birini gördüler. Peygamberimiz adamın yanından geçerken bomboş duran adama baktı ama selâm vermeden yoluna devam etti. Peygamberimizin arkadaşları bu olaya hayret ettiler. Çünkü Peygamberimiz herkese selâm verirdi. Ama bu adama selâm vermemişti. Gittikleri yerdeki işlerini bitirdikten sonra aynı yoldan dönüyorlardı. Bu sefer adam, aynı yerde eline bir çöp almış, toprağı karıştırıyordu. Peygamberimiz adamın hizasına gelince bu defa adama dönüp tebessümle baktı ve: - “Esselâmü aleyküm...” diye selâm verdi. Peygamberimizin arkadaşları, bu olaya şaşırdılar. İçlerinden biri: - “Ey Allah’ın elçisi, buradan biraz önce geçtik. Oturan adama baktınız ama selâm vermediniz. Şimdi ise tebessümle bakıp selâm verdiniz. Bunun sebebi nedir?” diye sordu. Sevgili Peygamberimiz: - “Biraz önce buradan geçerken adam oturmuş bomboş bekliyordu. Onun için se...