Ana içeriğe atla

Peygamberlerin Tevhid Mücadelesi

Hz. Hz. İbrahim (a.s.) Peygamberin Kısaca Hayatı.


“Halilullah” yani Allah’ın dostu ve,

“Ebu’l-Enbiya” yani Peygamberler Babası diye anılır.

Ülü’l-azm (En yüksek derecedeki) peygamberlerdendir.

Hz. İbrahim (a.s.) Babil’in doğusunda Dicle ve Fırat ırmakları arasındaki bölgede dünyaya geldi.

Şemailce Hz. Muhammed’e (s.a.v) en çok benzeyen insan olduğu nakledilir.

Oğulları Hz. İsmail’in (a.s.) soyundan Peygamber Efendimiz; Hz. İshak’ın (a.s.) soyundan da Benî İsraîl peygamberleri geldi.

Hanımları, Hz. İsmail’in (a.s.) annesi Hacer, Hz. İshak’ın (a.s.) annesi Sare validemizdir.

Hz. İbrahim’in (a.s.) dininin adı Hanif’tir ve Müslüman olarak adlandırılır.

İbrahim Aleyhisselam Keldanî kavmine gönderildi.

Hz. İbrahim (a.s.) kendi heykelini yaptırıp taptıran Babil hükümdarı Nemrut’u, Allah’ın dinine davet etti.

Bu daveti kabul etmeyen Nemrut tarafından ateşe atıldı.

Fakat ateş kendisini Allah’ın izni ile mucize olarak yakmadı.

Ateşe atılma hadisesinden sonra Hz İbrahim, îman edenlerin rahat ibadet etmeleri için,

Ayrıca Nemrut ve Keldanî kavminin üzerine gönderilecek azaptan muhafaza için, Babil'e,

Oradan da kardeşinin oğlu Lût, hanımı Sare ve bir mü’min topluluğu ile birlikte Urfa’nın güneyinde bir kasaba olan Harran’a hicret etti.

Keldanî kabilesi toz halinde sivrisinek sürülüleri ile helak oldular.

Nemrut ise bir sineğin beynine girmesi ile helak oldu.

Hz. İbrahim (a.s.) oğlu İsmail (a.s.) ile kurban imtihanından geçti ve insanlık kurban kesmeyi ondan öğrendi.

Oğlu İsmail (a.s.) ile birlikte Kâbe’yi inşa etti.

Kâbe’nin inşası sırasında Hz. İbrahim’in (a.s.) üzerine çıkıp duvar ördüğü ve üstünde insanları hacca davet ettiği kabul edilen taş veya onun bulunduğu yere Makam-ı İbrahim denildi.

Hz. İbrahim (a.s.) Kâbe’nin inşasını tamamlayınca Cebrail (a.s.) gelip kendisine hac farîzasının nasıl yapılacağını öğretti.

O da insanları hac ibadetine davet etti.

Oğlu ile birlikte ilk hac farîzasını yerine getirdi ve insanlar hac yapmayı onlardan öğrendi.

İnsanlık tarihinde ilk vakfı İbrahim Peygamber kurdu.

Kur’an’da 14. Surenin adı İbrahim Suresi’dir.

Hz. İbrahim’in (a.s.) 200 veya 175 yaşında vefat ettiği ve Kâbe’de Makam-ı İbrahîm ile Zemzem arasındaki yerde defnedildiği rivayet edilir.

Başka bir rivayete göre kabri Filistin’in el-Halil şehrinde Hz. Sare’nin yanındadır.

Daha detaylı bilgi için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız.

Gerçekten çok kıymetli ve bilmemiz gereken önemli hususlar var.

Kaynak: 

https://www.islamveihsan.com/hz-ibrahim-a-s-kimdir.html


Aşağıdaki linki tıklayarak Hz. İbrahim'in (a.s.) hayatı hakkında hazırlanan videoyu izleyebilirsiniz.

https://www.youtube.com/watch?v=hQWiHHFHAOg


Hz. Hz. Salih (a.s.) Peygamberin Kısaca Hayatı.

Hz. Salih (a.s.) dağları ve yüksek kayaları oyarak inşa ettikleri görkemli evlerle ünlü Semûd Kavmi’ne, Peygamber olarak gönderildi.

Semud Kavmi, Kuzey Arabistan bölgesine, Şam ile Hicaz arasında bulunan Hicr mevkiine yerleşmişlerdi. Daha sonra buradan ayrılıp Âd kavminin bölgesine yerleştiler.

Salih (as) Peygamber, Hz. Âdem’in (a.s.) 19. kuşaktan torunudur.

Ticaretle meşgul olur, el emeği ile geçinirdi.

Hz. Salih (a.s.) gerçekten tazim ve hürmete lâyık bir insandı.

Kavmi, kendisini dürüstlüğü, iyiliği ve kabiliyeti sebebiyle çok severdi. Gelecekte kendisinden çok şey bekliyorlardı.

Hatta O’nu kendilerine hükümdar yapmak niyetindeydiler.

Allah (cc) ise, Hz. Salih’e (a.s.) peygamberlik verdi.

Fakat, Semud Kavmi böbürlendi, puta tapmaya başladı.

Kavmin reisi “Cenda” idi. Âd kavminin dûçâr olduğu âkıbetten ibret almayan Semûd kavmi, aralarında istişare edip Cenda’dan kendileri için hiçbir kavimde olmayan bir put yap­masını rica ettiler.

Cenda ve ekibi, dağa çıkıp büyük bir kayayı yonttular. Bu kayaya göz, sığır göğsü ve at ayağı gibi şekiller verip onu altın, gümüş ve çeşitli mücevherlerle donattılar. Sonra da karşısına geçerek secde ettiler.

“Âd kavmi, sağlam binalar yapmadıkları için helâk oldular. Zira onlar, evleri kumlar üzerine yapmışlardı. Biz ise sağlam kayalar üzerine yaptık. Gelen fırtınalar­dan herhangi bir zarar görmeyiz…” dediler.

Salih Peygamber kavmini hidayete davet etti.

Kendisinden bir mucize istendi.

O devirde bu kavim için en kıymetli şey, kızıl renkli deveydi.

Bu sebeple Sâlih -aleyhisselâm-’ın kayadan kızıl tüylü bir deve çıkarmasını istemişlerdi.

Allah, Semud Kavmi’ne mucize olarak bir deve gönderdi.

Deve kayanın içinden çıkıp Yaradan’ı tesbih etti. 

Bu mucizeyi gören Cenda, yüz kişiyle birlikte tevhîd akidesine girdi.

Kavmine de şöyle seslendi:

“–Ey kavmim! Bu körlük kâfi! Ben kendisinden başka hiçbir mâbûd olma­yan, eşi ve benzeri bulunmayan Allah’a ve O’nun peygamberi Hazret-i Salih’e îmân ettim!”

Puthânenin reisi ise:

“–Sihir olan bir şeye ne çabuk meylediyorsunuz! Ben size daha büyüğünü göstereceğim!” dedi.

Böylece, -Cenda’nın kardeşi de dâhil- yeni îmân edecek olanların kalblerindeki meyli değiş­tirdi.

Cenda’nın tâcını, kardeşinin başına koyarak:

“–Bundan sonra reisimiz sensin!” dedi.

Cenda ise, evine gitti ve oradaki bütün putları kırdı. O da tevhîdi tebliğe başladı. Sâlih (as)’ın başyardımcılarından oldu.

Fakat Semudlular, kendilerine gönderilen Salih Peygamberin devesini öldürdüler.

“O şehirde dokuz kişilik bir çete vardı ki, bunlar yeryüzünde bozgunculuk ya­pıyorlar, iyilik tarafına hiç yanaşmıyorlardı.” (Neml Suresi. 48. Ayet)

Salih Peygamber’in hidayete davet gayretleri sonuç vermedi ve azgın kavim sonunda korkunç bir ses ve zelzele ile helak olup gitti.

Hz. Salih (a.s.) kendisine inanan 120 kadar kişi ile Mekke‘ye göç ettiği ve kabrinin Mültezem ile Makam-ı İbrâhim arasında olduğu nakledilir.

Aşağıdaki linki tıklayarak Hz. Salih’in (a.s.) hayatı hakkında hazırlanan videoyu izleyebilirsiniz.

https://www.youtube.com/watch?v=d0fzhRoM3gg&t=47s

Kaynak:

https://www.islamveihsan.com/hz-salih-a-s-kimdir.html


Hz. Hz. Hûd (a.s.) Peygamberin Kısaca Hayatı.

Hz. Hud (a.s.) Yemen ile Umman arasındaki “Ahkaf” diyarında doğup büyüdü.

Sâm’ın torunlarından olup, bu dünyada 150 yıl ömür sürdüğü rivayet edilir.

Hz. Hud (a.s.) geçimini ticaretle sağladı.

Hz. Hud, Ad kavmi içinde soyu şerefli bir kişiydi.

Hz. Âdem’e (a.s.) benzerdi.

Zahid, muttaki ve ibadete düşkün idi.

Cömert ve şefkatli idi; yoksullara bol bol sadaka verirdi.

Ad kavimi verimli toprakları, güzel bağ-bahçeleri ve gösterişli evleri olan, yüksek binalar inşa etme yarışına girmiş insanlardan oluşan “İrem Bağları" ile ünlü bir kavimdir.

Bu kavmin insanları güçlü, kuvvetli, cüsseli, uzun boylu ve uzun ömürlü idi.

Âd kavmi, kayaları yontarak evler yapar, gösterişli binalar inşa ederlerdi. 

Âd kavmi, yirmi üç kabileden meydana gelen bir Arap kavmidir. Kavme ismi verilmiş bulunan Âd, Hazret-i Nuh’un torunlarındandır.

Ad Kavmi, Nuh Tufan’ından sonra putperestliğe dönen ilk kavim oldu.

Hz. Hud (a.s.) da sapkınlık içindeki Ad Kavmi’ne peygamber olarak gönderildi.

Allah’ın izni ile rüzgârları istediği tarafa yönlendirebiliyordu.

Hz. Hud (a.s.) Ad Kavmi’ne Allah’ın birliğine iman etmeleri ve dinine uymaları için ilahi ikazları tebliğ etti fakat onlar doğru yola gelmediler.

Ellerindeki nimetlerin çokluğuna aldanarak kibre kapılan ve böbürlenen bu kavim önce kuraklık ardında da büyük bir kum fırtınası ile helak oldu.

Ad Kavmi helak olunca Hz. Hud (a.s.) kendisine inananlar ile beraber Mekke’ye gitti ve vefat edinceye burada yaşadı.

Mekke’de, Kâbe ile zemzem arasında Hicr’e defnedildiği rivayet edilir. Kabrinin başka yerde olduğuna dair rivayetler de vardır.

Aşağıdaki linki tıklayarak Hz. Hûd’un (a.s.) hayatı hakkında hazırlanan videoyu izleyebilirsiniz.

https://www.youtube.com/watch?v=dg9onxtRUjM

Kaynaklar:

https://www.islamveihsan.com/hz-hud-a-s-kimdir.html


Hz. Nuh (a.s.) Peygamberin Kısaca Hayatı.

Üçüncü bin yılın Peygamberi.

1300 sene yaşadığı söylenir.

Doğrusunu Allah (cc) bilir, “Hz Âdem’le, Hz Nuh arasında 2200 yıl vardır.” şeklinde bir rivayet var. (https://dspace.ankara.edu.tr/xmlui/)

"Ulul-Azm" peygamberlerden olan Nûh (a.s)'ın, kavmini tevhide döndürmek için verdiği mücadele, Kur'an-ı Kerim'de uzunca zikredilmektedir.

Nûh -aleyhisselâm-, bazen çobanlık, zaman zaman da ticaret yapıyordu.

Marangozcuların, denizcilerin piri kabul edilir. 

Kavminin başında Kâbil soyundan Dermesil isimli zalim bir kişi bulunmaktaydı.

Hz. İdris’e (a.s.) tabi olan salih zatların vefatından sonra bazı insanlar bu salih kişilerin putlarını yaptı, daha sonra bu putlara tapmaya başladılar.

Her kabilenin ayrı bir putu mevcuttu. Her putun da bir hizmetkârı vardı.

Hazret-i Nûh -aleyhisselâm- bunları gülünç bulurdu.

O dönemde ahlâksızlık ve putperestlik (Ved, Suva', Yağûs, Yeûk putları) had safhaya varmıştı.

Hz. Nuh (a.s.) puta tapan kavmi, Allah’ın dinine dönmeleri için uyardı, fakat kavminden kendisine çok az kişi iman etti.

Nuh’un (a.s.) oğullarından biri de iman etmeyenler arasındadır.

Nuh Tufanı’ndan önce Allah Teâlâ, Hz. Nuh’a (a.s.) bir gemi yapmasını emretti.

Yapılan geminin üç katlı olduğuna, iki veya dört senede tamamlandığına ve içinde ateş yakılarak buharla çalıştığına dair rivâyetler vardır.

Rivâyete göre gemiye iman eden 80 kişi gemiye bindi. Ayrıca hayvanlardan birer çift gemiye alındı.

950 sene kavminin hidayet etmesi için uğraşan Nuh (a.s.) sonunda Cenâb-ı Hakk’a acziyetini arz etti ve Hz. Nuh’a (a.s.) “insanlığın ikinci atası” denilmesine sebep olan “Nuh Tufanı” başladı.

Âlimlere göre Nuh Tufanı’nın başlaması ile yeryüzünün her tarafı sularla kaplandı. Tufanın 6 ay sürdüğü rivayet edilir. 

İlâhi bir emir ile sular çekildi ve gemi 10 Muharrem Aşure günü Cudi Dağı’na indi.

İnsanlığın ikinci defa çoğalması, işte bu seksen kişiden olmuştur.

Nûh -aleyhisselâm-’ın büyük oğlu Sâm, zeki, akıllı ve sâlih bir zât idi. Babasından sonra o vekil oldu. Hazret-i Nûh’un hayır dualarına mazhar oldu. 

Araplar ve Farslar onun sülâlesinden çoğalmıştır.

Diğer oğlu Hâm’dan Hind, Habeş ve Afrikalılar;

Yâfes’ten Rus, Slav ve Türk soylarının çoğaldığı tahmin edilmektedir. 

Asyalılar ve Bering Boğazı’ndan geçtiği tahmin edilen Amerikalılar’ın yerlileri (Kızılderililer) de ondan çoğalmıştır.

Kur’an-ı Kerîm’de Hz. Nûh (a.s.) çok şükreden ve sabır gösteren bir kul olarak zikredildi.

Onun bir başka özelliği de kâfirlere karşı çok sert davranmasıdır.

Bir rivayete göre kabri Mekke’de Mescid-i Harâm’da, Mültezem ile Makām-ı İbrâhim arasında diğer rivayetlere göre ise Kerek, Cizre veya Necef’tedir.

 Aşağıdaki linki tıklayarak Hz. Nuh’un (a.s.) hayatı hakkında hazırlanan videoyu izleyebilirsiniz.

https://www.youtube.com/watch?v=IFFVrZupwFs

 Kaynaklar:

https://www.islamveihsan.com/hz-nuh-a-s-kimdir.html

Risâle-i İslâmiyye: Matbaacı İbrahim-i Müteferrika (Prof. Dr. M. Es’ad Çoşan)




Hz. İdris (a.s.) Peygamberin Kısaca Hayatı.

İkinci bin yılın Peygamberidir.

Bâbil taraflarında doğduğu rivayet edilir.


(Babil, "Babylon" Mezopotamya'da Irak'ın başkenti Bağdat'ın güneyinde yer alan antik şehirdir.)

Hz. Âdem ve Şît’ten (a.s.) sonra Âdemoğluna gönderilen üçüncü peygamberdir.

İçinde yaşadığı toplum, Kâbil soyundan gelen bir cemâat idi.

Maddeten ve mânen çok bozulmuşlardı. 

Onların Allah’a itaat etmelerini, şeytana karşı çıkmalarını istedi.

Onun şeriatında; “Allah’a, öldükten sonra dirilmeye, kadere, hayır ve şerrin Allah’tan geldiğine, meleklere ve peygambere, ahir zamanda gelecek olan son peygambere inanmak, namaz kılmak, oruç tutmak, domuz, köpek ve eşek eti yememek, aklı gideren maddelerden sakınmak” emredilmiştir.

İdris aleyhisselam, kavmine kendisinden sonra gelecek peygamberleri, Hz. Muhammed (s.a.s) ‘in vasıflarını bildirdi.

Nasıl ki, Peygamberimiz Hz Muhammed (sas) bize kıyamet alametlerini bildirdi ise;

O’da kendisinden sonra gelecek olan Nuh Tufanını bütün ayrıntılarıyla anlattı.

Peygamber olduğunu ispat eden birçok mucizeler gösterdi.

Fakat kendisine kavminden pek az kimse itaat etmiş, pek çoğu ise karşı gelmiştir. Bunun üzerine yaşamış olduğu Babil’den, Mısır’a hicret etti.

Allah Teâlâ ona yetmiş iki lisanla konuşmayı nasip etti.

Her kavmi kendi lisanıyla hak dine davet etmiştir.

Savaş aletleri yapıp, kâfirlerle cihat etmiştir.

İnsanlara şehir kurma sanatını ve idarecilik ilmini öğretmiştir.

Yüz kadar şehir kurmuş, bunların en küçüğü Diyarbakır yakınında bulunan Reha şehridir.

Her millet de öğrendikleri bu şartlara göre kendi bölgelerinde pek çok şehirler kurmuştur.

İnsanlara hikmet ve matematik dersleri verdi.

Fen ilimleri, tıp ve yıldızlarla ilgili ince ve derin meselelerden bahsetti.

Allahü Teâlâ ona göklerin birleşimini, neden meydana geldiklerini, yıldızlarla ilgili derin bilgileri, senelerin sayısını ve hesap ilmini öğretti.

İnsanlık tarihinde terzilik mesleği Hz. İdris (a.s.) ile başladı.

Astronomi ve matematikle ilk uğraşanın o olduğu rivayet edilir.

Ayrıca insanlık ile beraber başlayan yazı da İdris Peygamber zamanında bir hayli gelişti.

Kendisi ömrünün sonuna doğru semaya kaldırılmıştır.

Bu husus, Meryem Suresi’nin 57. âyetinde şöyle ifade edilir:

Biz onu pek yüce bir yere (makama) yükselttik.

Peygamberimiz (s.a.s) Miraca çıktığı zaman, Hazret-i İdris’i dördüncü kat semada gördüğünü bildirmiştir.

Aşağıdaki linki tıklayarak Hz. İdris’in (a.s.) hayatı hakkında hazırlanan videoyu izleyebilirsiniz.


 https://www.youtube.com/watch?v=pEZr-bBcaNM

Kaynaklar:

https://www.islamveihsan.com/hz-idris-a-s-kimdir.html

https://namazniyaz.com/2019/08/05/hz-idrisin-hayati/

Risâle-i İslâmiyye: Matbaacı İbrahim-i Müteferrika (Prof. Dr. M. Es’ad Coşan)


Hz. Şît (a.s.) Peygamberin Kısaca Hayatı.

Hz. Şît (aleyhisselam) Hz. Âdem’in (a.s.) beşinci çocuğudur.

Hz. Âdem’den sonra ikinci, dünyada doğan ilk peygamberdir.

Kabil’in Habil’i öldürmesinden beş yıl sonra diğer kardeşlerinin aksine ikiz olarak değil, tek başına doğdu.

Şit adı verilen yeni oğlun ismi İbranice olup, Arapça karşılığı “Allah’ın hibesi” manasınadır.

Şît aleyhisselam, son peygamber Hz. Muhammed’in (sas) nurunu alnında taşıyordu.

Bu sebeple Âdem aleyhisselam onu pek fazla seviyordu.

Bütün evlatları üzerine onu reis yaptığı gibi, vefat edeceği sırada da bütün yeryüzünün halifeliğine onu tayin etti.

Ayrıca ilâhî sırları bildirip, bütün ilimleri öğretti.

Hz. Şît (a.s.) döneminde insanlığın yeryüzüne dağıldığı,

Ve Hz. Şît’in 1000 şehir kurduğu rivayet edilir.

Hz. Şît (a.s.) insanlara, Allahü Teâlâ’ya îmân etmeyi ve emirlerine uymayı bildirerek tebliğ vazifesini yaptı.

Şit aleyhisselam Şam’da yaşadığı dönemde, Yemen tarafına gidip, azgın ve sapık bir hâlde yaşayan Kâbil’in oğullarını Allahü Teâlâ’ya îmân ve ibadete dâvet etti.

Fakat bu kavim, Şit Peygamberin dâvetini kabul etmeyip, sapıklıklarında ısrar ettiler.

Bu nedenle Şit aleyhisselam, onlarla savaş yaptı.

Bu savaşta kılıç kullandı. İlk kılıç kullanan odur.

Yemendeki bu azgın kavmin bir kısmını kılıçtan geçirdi, bir kısmını da esir aldı.

Babası, Âdem aleyhisselâm veya kardeşleriyle Kâbe’yi balçık çamuru kullanarak taştan yaptı.

912 yaşında vefat ettiğinde Kâbe yakınındaki Ebû Kubeys’te defnedildiği anlatılır. 

Aşağıdaki linki tıklayarak Hz. Şit Peygamberin (a.s.) hayatı hakkında hazırlanan videoyu izleyebilirsiniz.

 

https://www.youtube.com/watch?v=jzwVC9A1_RQ

Kaynaklar:

https://www.islamveihsan.com/hz-sit-a-s-kimdir.html

http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=3767


Hz. Âdem (a.s.) Peygamberin Kısaca Hayatı.

İlk bin yılın Peygamberi. 

Kâinâtın yaratıcısı ve sahibi olan Allâh Teâlâ, kendi varlığını bilmesi, ibâdet ve tâatte bulunması ve yeryüzünü îmâr etmesi için mahlûkâtın en şereflisi olarak “insan”ı yaratmayı murâd etti. 

Allâh Teâlâ pek çok hikmete binaen, cesetleri yaratmadan önce rûhları var etti. 

Rûhların yaratılışında yaratılan ilk varlık, Hz Muhammed’in (sas) ruhudur.

Hz. Âdem (as) ise, ilk olarak cennet ve dünyâ hayatını yaşayandı.

İlk örtünendi,

İlk unutandı,

İlk hatâ yapandı,

İlk tevbe edendi,

İlk peygamberdi.

İlk tevhîd mücâdelesi verendi,

İlk evlâd acısını duyandı,

İlk selâmlaşandı,

İlk defa toprağı işleyendi.

Bütün insanlığın atasıdır.

Kur’an-ı Kerim’de adı 25 defa geçer. 

En yüksek derecedeki peygamberlerdendir.

Allah bütün isimleri Hz. Âdem’e (a.s) öğretti.

Allah önce Hz. Âdem‘i (a.s.) sonra Havva validemizi yarattı ve onları birbirine nikâhladı.

Allah’ın emri ile bütün melekler Hz. Âdem’e (a.s) secde etti fakat şeytan  “…«Ben ondan daha üstünüm. Çünkü beni ateşten, onu ise çamurdan yarattın.» dedi ve secde etmedi.  (el-A‘râf, 12)

Şeytan bu yüzden Allah’ın huzurundan kovuldu ve insana düşman oldu.

Şeytan gerekçesinde haklı olduğunu ispat etmek için Allah’tan insanları doğru yoldan çıkarabilmek için izin istedi.

Böylece insan ile şeytan, hak ile batılın kıyamete kadar sürecek savaşı başladı.

Hz. Âdem (a.s.) Havva annemiz ile birlikte cennette iken yasak meyveyi yemeleri sonrası cennetten çıkarılıp yeryüzüne indirildi ve insanoğlu için dünya hayatı başladı.

Hz. Âdem (a.s.) ile Hz. Havva dünyaya indirildikten sonra uzun bir süre ayrı kaldılar.

Allah tövbelerini kabul edip onları affetti ve birbirlerine kavuşturdu.

Hz. Âdem (a.s.) ilk defa toprağı işledi, tarım ve hayvancılıkla uğraştı.

Hz. Âdem’in (a.s.) oğullarından Kabil, Habil’i öldürerek yeryüzündeki ilk cinayeti işledi.

Hâbil öldürüldükten sonra Allah Hz. Âdem ve Havvâ’ya salih evlat olarak Hz. Şit’i (a.s.) verdi.

Hz. Şit’i (a.s.) Kur’ân-ı Kerîm’de ismi geçmeyen peygamberlerden biri olup kendisine 50 sayfa (suhuf) indirildi.

Hz. Âdem (a.s.) kaç yılında vefat ettiği bilinmemekle birlikte cuma günü vefat etti.

Hz. Âdem’in (a.s.) 930 veya 1000 sene yaşadığı rivayet edilir.

Hz. Âdem’in (a.s.) kabri rivayetlere göre ise Mekke’de Ebûkubeys veya Hindistan’daki Nevz dağındadır.

Aşağıdaki linki tıklayarak Hz. Âdem’in (a.s.) hayatı hakkında hazırlanan çizgi filmi izleyebilirsiniz.

https://www.youtube.com/watch?v=j78yMh9heK4&t=297s

Lise çağı ve daha üstü yaş grubunda olan kardeşlerimiz, daha detaylı bilgi almak isterler ise, aşağıdaki linki tıklayınız.

Kaynak:

https://www.islamveihsan.com/hz-adem-a-s-kimdir.html








Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÇOCUKLARIMIZA KAZANDIRABİLECEĞİMİZ GÜZEL HUYLAR. 32. Bölüm

Empati. Konuyla İlgili Hikâye. Bir ülkenin kralı en sevdiği atını kaybetmiş ve bu yüzden çok üzülmektedir. Atı bir türlü bulamadığı için ortaya bir ödül koyar. Herkes ödülü kazanmak için koşar gelir ama kimse atı bulamaz. Çobanın biri kralın huzuruna çıkar ve atı bulacağını söyler. Kral buna inanmaz. Ülkenin en akıllı kişileri atı bulamadı da bu budala mı bulacak? Çoban atı aramak için kraldan izin ister. Kral çobana peki öyleyse ara bakalım der. Çoban birkaç saat içinde atı bulur ve saraya getirir. Kral bu duruma çok şaşırır. Çobana atı nasıl bulduğunu sorar. Çoban “Çok kolay oldu hükümdarım. Kendimi atın yerine koydum, bir at olsam nereye gideceğimi düşündüm ve onu hemen buldum” Çobanın cevabı kralın çok hoşuna gider ve ödülün çobana verilmesini emreder. Konuyla İlgili Videoyu İzlemek İçin Lütfen Aşağıdaki Linki Tıklayınız. https://www.youtube.com/watch?v=Wmr6GqrFF-Y

ÇOCUKLARIMIZA KAZANDIRABİLECEĞİMİZ GÜZEL HUYLAR. 33. Bölüm

Yalancının Mumu Yatsıya Kadar Yanar. Konuyla İlgili Hikâye. İstanbul’daki Fatih Medresesi’nin her odasında dört beş talebe beraber kalırmış. Bu talebeler memleketlerinden getirdikleri fasulye, bulgur, mercimek, nohut vesaireyi beraber pişirirler, beraber yerler ve her hafta içlerinden birisi nöbet tutarak bu işleri yaparlarmış. Geceleri ders çalışmak için yaktıkları mumların parasını da aralarında toplayıp, o haftaki nöbetçi talebeye verirlermiş. Bu talebelerden birisi çok açıkgözmüş. Her gece şamdanların dibinde kalan kırıntı mumları toplar, eritir ve onlardan uydurma bir mum yaparak parayı cebine indirirmiş. Fakat onun yaptığı mum, yeni mumlar gibi uzun müddet odayı aydınlatamaz, erkenden sönermiş. İşin farkına varan arkadaşları, bir gece yine yatsı namazından sonra karanlıkta kalınca, hesap sormaya başlarlar: – Biz sana para verdik, ne diye mum almadın? – Aldım işte, ne yapayım mumlar küçülmüş, bu kadar yanıyor. İçlerinden birisi: – Tabii o kada...

ÇOCUKLARIMIZA KAZANDIRABİLECEĞİMİZ GÜZEL HUYLAR. 18. Bölüm

Çalışkanlık. Konuyla İlgili Hikâye. Bir gün Peygamberimiz ve arkadaşları bir yere gidiyordu. Yol kenarında oturmuş, bomboş duran birini gördüler. Peygamberimiz adamın yanından geçerken bomboş duran adama baktı ama selâm vermeden yoluna devam etti. Peygamberimizin arkadaşları bu olaya hayret ettiler. Çünkü Peygamberimiz herkese selâm verirdi. Ama bu adama selâm vermemişti. Gittikleri yerdeki işlerini bitirdikten sonra aynı yoldan dönüyorlardı. Bu sefer adam, aynı yerde eline bir çöp almış, toprağı karıştırıyordu. Peygamberimiz adamın hizasına gelince bu defa adama dönüp tebessümle baktı ve: - “Esselâmü aleyküm...” diye selâm verdi. Peygamberimizin arkadaşları, bu olaya şaşırdılar. İçlerinden biri: - “Ey Allah’ın elçisi, buradan biraz önce geçtik. Oturan adama baktınız ama selâm vermediniz. Şimdi ise tebessümle bakıp selâm verdiniz. Bunun sebebi nedir?” diye sordu. Sevgili Peygamberimiz: - “Biraz önce buradan geçerken adam oturmuş bomboş bekliyordu. Onun için se...