Ana içeriğe atla

ÇOCUKLARIMIZA KAZANDIRABİLECEĞİMİZ GÜZEL HUYLAR. 4. Bölüm

Yardımseverlik.

Konuyla İlgili Bir Hikaye.

Fakirliğin omuzlarına yük olarak bindiği bir aile varmış. Karısı yün eğirir, kocası da bunları pazarda satıp evin ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırmış. Hayat bu şekilde geçip gidermiş. Bir gün adam ipleri satıp evin ihtiyaçlarını karşılamak için bir şeyler almaya giderken, adamın birisinin birini dövdüğünü görür. Bir acele içerisinde yanlarına gider ve nedenini sorar.

Dayak atan adam, bu adamın bana yüklü miktarda borcu var, fakirliğinden ötürü borcunu da ödeyemiyor. ”Ben de alacağımı alamayınca sinirlendim, dayak atıyorum. ” der. Adam bu durum karşısında üzülür ve ” Bu fukaranın borcu ne kadarsa ben ödeyeyim, ceplerimdeki bütün para bu. ” der.  Dayağı atan adam, iplikçinin bütün paralarını alır. ” Bu para dişimin kovuğuna yetmez ama neyse hadi.” der ve fukarayı serbest bırakır. Evinin rızkını bu fukarayı dayak yemekten kurtarmak için kullanan adam, parasız eve döner ve eşine olayı anlatır. Eşi de ” İyi etmişsin beyim. Bir garibe el uzatmışsın. Bize düşen de sabır göstermektir.” der.

Ertesi gün iplikçi yeniden pazarda rızkının peşine düşer. Ancak elindeki ipleri bir türlü satmayı başaramaz. Akşam olur ve hava kararır. Adam çaresizlik içerisinde evine dönmek zorunda kalır. Yolda giderken elinde büyük bir balık olan bir adam görür. O adam,  balıklarını satamadığını, eşinin de kendisinden iplik istediğini, balık ve ipliği takas edebileceklerini söyler. Böylelikle iplikçi ve balıkçı aralarında takas yaparlar. Adam eve döndüğünde ” Bugün pazarda hiç iplik satamadım ama balıkçı ile iplerimizi takas ettim. Bunları pişir de yiyelim” der.

Kadın balıkları temizlerken balığın içinden kocaman kocaman altınlar çıkar ve çok sevinirler. Balığı da pişirip yerler. Zengin olduklarını düşünerek sevinirken balıkçı kapıyı çalar. ” Eşim bu alışverişe razı olmadı, vazgeçtim. İpliklerini geri al ve balığımı ver! ” der. İplikçi ” İyi de biz o balığı yedik. Sana balığı geri veremem ama içinden altın çıktı. İstersen onları geri vereyim. ” der ve altınları balıkçıya verir.

Altınları alan balıkçı ” Ben Hızır’ım, borcu yüzünden dayak yiyen adama yardım ettiğin için Allah seni çok sevdi. Seni bu şekilde sınava tabi tuttu. Seni hem fakirlikle hem de zenginlikle sınadı. Hem fakirlik hem de zenginlik sınavını geçtin. Al bunları, hepsi senindir.” dedi.
Veren el, alan elden üstündür. İnsanlara iyilikle yaklaşmalı, ihtiyaç sahiplerine, muhtaçlara yardım eli uzatmalıyız. İyiliği ve veren el olmayı düstur edinmeli, iyilik yaptığımızda da iyilik yaptığımız kişiden daha çok sevinmeliyiz.

Peygamber Efendimiz bir Hadis-i Şerifinde,

"Müslüman Müslümanın (din) kardeşidir.
Ona zulmetmez.
Onu düşman eline vermez, himaye eder.
Her kim Müslüman kardeşinin bir ihtiyacını giderirse, Allah da onun bir ihtiyacını giderir.
Her kim bir Müslümanın bir sıkıntısını giderirse, Allah da onun bu iyiliği sayesinde kıyamet sıkıntılarından bir sıkıntısını giderir.
Her kim dünyada, bir Müslümanın ayıbını örterse Allah da kıyamet günü onun ayıbını örter."
Kaynak: (Müslim, Birr, 58)

Konuyla İlgili Videoyu İzlemek İçin Lütfen Aşağıdaki Linki Tıklayınız.






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÇOCUKLARIMIZA KAZANDIRABİLECEĞİMİZ GÜZEL HUYLAR. 33. Bölüm

Yalancının Mumu Yatsıya Kadar Yanar. Konuyla İlgili Hikâye. İstanbul’daki Fatih Medresesi’nin her odasında dört beş talebe beraber kalırmış. Bu talebeler memleketlerinden getirdikleri fasulye, bulgur, mercimek, nohut vesaireyi beraber pişirirler, beraber yerler ve her hafta içlerinden birisi nöbet tutarak bu işleri yaparlarmış. Geceleri ders çalışmak için yaktıkları mumların parasını da aralarında toplayıp, o haftaki nöbetçi talebeye verirlermiş. Bu talebelerden birisi çok açıkgözmüş. Her gece şamdanların dibinde kalan kırıntı mumları toplar, eritir ve onlardan uydurma bir mum yaparak parayı cebine indirirmiş. Fakat onun yaptığı mum, yeni mumlar gibi uzun müddet odayı aydınlatamaz, erkenden sönermiş. İşin farkına varan arkadaşları, bir gece yine yatsı namazından sonra karanlıkta kalınca, hesap sormaya başlarlar: – Biz sana para verdik, ne diye mum almadın? – Aldım işte, ne yapayım mumlar küçülmüş, bu kadar yanıyor. İçlerinden birisi: – Tabii o kada...

ÇOCUKLARIMIZA KAZANDIRABİLECEĞİMİZ GÜZEL HUYLAR. 32. Bölüm

Empati. Konuyla İlgili Hikâye. Bir ülkenin kralı en sevdiği atını kaybetmiş ve bu yüzden çok üzülmektedir. Atı bir türlü bulamadığı için ortaya bir ödül koyar. Herkes ödülü kazanmak için koşar gelir ama kimse atı bulamaz. Çobanın biri kralın huzuruna çıkar ve atı bulacağını söyler. Kral buna inanmaz. Ülkenin en akıllı kişileri atı bulamadı da bu budala mı bulacak? Çoban atı aramak için kraldan izin ister. Kral çobana peki öyleyse ara bakalım der. Çoban birkaç saat içinde atı bulur ve saraya getirir. Kral bu duruma çok şaşırır. Çobana atı nasıl bulduğunu sorar. Çoban “Çok kolay oldu hükümdarım. Kendimi atın yerine koydum, bir at olsam nereye gideceğimi düşündüm ve onu hemen buldum” Çobanın cevabı kralın çok hoşuna gider ve ödülün çobana verilmesini emreder. Konuyla İlgili Videoyu İzlemek İçin Lütfen Aşağıdaki Linki Tıklayınız. https://www.youtube.com/watch?v=Wmr6GqrFF-Y

ÇOCUKLARIMIZA KAZANDIRABİLECEĞİMİZ GÜZEL HUYLAR. 28. Bölüm

Tebessüm. Konuyla İlgili Hikâye. Küçük kız, hüzünlü bir yabancıya gülümsedi. Bu gülümseme adamın kendisini daha iyi hissetmesine sebep oldu. Bu hava içinde yakın zamanda kendisine yardım eden bir dosta teşekkür etmediğini hatırlayarak ona bir not yazdı ve yolladı. - Arkadaşı bu teşekkürden o kadar keyiflendi ki, her öğle yemek yediği lokantada garson kıza yüklü bir bahşiş bıraktı. - Garson kız ilk kez aldığı bu bahşişin bir kısmını akşam eve giderken her zaman köşe başında oturan fakir adamın şapkasına bıraktı. - Adam öyle ama öyle minnettar oldu ki... İki gündür boğazından aşağı lokma geçmemişti. Karnını ilk defa doyurduktan sonra bir apartman bodrumundaki odasının yolunu ıslık çalarak tuttu. Öyle neşeliydi ki bir saçak altında titreşen köpek yavrusunu görünce kucağına aldı. - Küçük köpek gecenin soğuğundan kurtulduğu için mutluydu. Sıcak odada sabaha kadar koşturdu. - Gece yarısından sonra apartmanı dumanlar sardı, bir yangın başlıyordu. Dumanı koklayan köpek öyle ...