Edep.
Konuyla ilgili hikâye.
Yaşlı kadın, usulca odasından
çıktı. Salondan torunu ile gelininin sesleri geliyordu:
-Oğlum, sofra hazır, çorbanı
koydum; haydi gel de soğutmadan ye!..
Salonun en kuytu yerine geçti,
yerde kendine ait köyden getirdiği minderin üzerine oturdu. Çocuk, babaannesini
görünce:
-Babaanneciğim, gel beraber
yiyelim!.. dedi.
Yaşlı kadın mânidâr bir şekilde
iç çektikten sonra:
"-Evin erkeği gelmeden
akşam sofrasına oturulmaz.
Hele babanız gelsin, beraberce
yeriz inşaâllah!" dedi.
Evin gelini:
-Aman anneciğim, eskidenmiş
onlar!..
Şimdi acıkan yemek sofrasına
oturur, o da gelince yer." dedi. Yaşlı kadın:
-Kızım, nasıl insanların bir
edebi, hayâsı, iffeti varsa, evlerin de iffeti ve edebi vardır.
Torunu dayanamayarak alaycı
bir tavırla söze karıştı:
-Ya babaanne, neymiş bu
evlerin iffeti... Anlat bakalım, merak ettim!..dedi.
Yaşlı kadın söze başladı:
-Biz küçükken annelerimizden
önce babalarımızın karşısında edepli oturmayı öğrenirdik. Evde babamız, annemiz
varken ayağımızı uzatıp oturmaz, büyüklerimiz konuşurken söz hakkı verilmedikçe
söze dâhil olmazdık. Büyüklerimiz odaya girdiğinde hemen toparlanır, kalkıp onlara
oturmaları için yer verirdik. Asla babamız sofraya oturmadan sofraya el
uzatmazdık.
Babamız gelir, «Besmele»
çeker, «Haydi buyurun.» derdi. Huzurla hepimiz başlardık yemeğe... Sonunda da
sofra duasını kardeşlerimiz aramızda sıra ile okurduk.
Hiç ailece yenen yemek kadar
lezzetli yemek olur mu? Bu sofranın edebidir, yavrum!..
Konuyla İlgili Videoyu İzlemek İçin Lütfen Aşağıdaki Linki Tıklayınız.
Yorumlar
Yorum Gönder